İstanbul’un enfes güzelliğini yağlıboya tablolarında resmeden ve masalsı üslubuyla sanata adeta farklı bir boyut kazandıran Ayhan Türker, 20. ve 21. yüzyılın en önemli ressamlarından biridir. Yalnızca sanat hayatı 50 yılı aşkın bir süreç olan Ayhan Türker’in kaybının bizleri olduğu kadar pek çok sanatseveri de derinden etkilediğini bilmekteyiz.
Ayhan Türker içinde bulunduğu dönemler için oldukça önemli eserler sunmuştur ve bu eserlerin bir sonraki çağlara da kuşak kuşak aktarılacak ve pek çok dönemi etkileyecek eserler olmasından kıvanç duyuyor, bu eserlerin sunumunu da galerimizde yapabilme onuruna sahip olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz.
Geçmişten günümüze oldukça değerli yağlı boya ve suluboya eserleri taşıyan ve kendi tarzında yansıtan Ayhan Türker, ilk sergisini 1985 senesinde Vakko Sanat Galerisi’nde açmıştır. O tarihten bu yana pek çok sergisi ile eserlerini sanatseverlerle buluşturmuştur.
Özellikle İstanbul’un masalsı tarafını yansıtan yağlıboya resimleri, İstanbul’un tüm güzelliklerini sanatçı gözüyle ve farklı bir bakış açısıyla yansıtabilmesinden de kaynaklı olarak günümüzde dahi zevkle takip edilmektedir. Çalışmalarında natürmort ve peyzaj öğelerini sıklıkla görebilmek mümkün olsa da aynı zamanda portre çalışmaları da bulunan Ayhan Türker’in Atatürk Portresi galerimizde bulunmaktadır.
Sanat çevreleri tarafından İstanbul İzlenimcisi olarak tanınan Ayhan Türker için “Bir İstanbul İzlenimcisi Ayhan Türker” kitabı Profesör Kaya Özsezgin tarafından yazılmıştır.
Ayhan Türker sayesinde yaşam bulmuş eserleri yurtiçi ve yurt dışında çeşitli müzeler ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
Ayhan Türker’in ardından söyleyebiliriz ki; sanat anlayışı, hayata bakış açısı ve yarım asırlık bir süreçte hep üreten, baktığı noktada her farklılığı gören, bunu üstün bir yetenekle tuvaline aktarabilen bir sanatçı ile aynı kuşağı paylaşmaktan bizler gibi mutlu olan herkes gibi, bu sonun bir başlangıç olmasını umut ediyor ve gelecek nesillerde sanat aşkıyla çalışan herkesten aynı özveriyi ve sanat aşkını görmeyi bekliyoruz.
Türker Art, 11 Mayıs – 31 Mayıs 2019 tarihlerinde izlenimci sanatın en önemli temsilcilerinden Ayhan Türker’in kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Resimlerindeki renk-desen ve ışık kurgulamalarındaki ustalığı ile tanınan Ayhan Türker, bu sergisinde de özgün yorumuyla resmettiği peyzaj ve natürmort kompozisyonları ile dikkat çekiyor. Türker’in sanatını farklı ve seçkin kılan ise; moda akımlarının etkisinde kalmamış olması, önceliğin estetik kaygı ve prensipler olmasıdır.
Geniş kesimler tarafından izlenen, uzun yıllardır önemli müze, kuruluş ve kişisel koleksiyonlarda yer alan Ayhan Türker’in kişisel sergisi 31 Mayıs’a kadar Türker Art’ta görülebilir.
Sanatçı 11 Mayıs Cumartesi günü Saat 15:00 – 18:00 arası sanatseverlerle buluşmak üzere Türker Art’ta olacaktır.
Mehmet Emin Şan’ın çocukluk yıllarından beri seyretmiş olduğu filmlerden, gittiği konserlerden, yaptığı seyahatlerden, izlediği pop kültürünün ikonlarından etkilenerek yarattığı kolajlar, Türker Art’ta “Aberasyon” adlı pop-up sergide ilk defa seyirciyle buluşuyor. Genç yaşına ve profesyonel hayatına rağmen son 4 yıldır üretttiği karışık teknik pop art çalışmalardaki özgünlük ve ustalık dikkat çekiyor. Malzemeleri sigara paketlerinden, yırtma tekniğiyle uyguladığı magazin sayfalarından, eski Türk film afişlerinden, uçak biniş kartları gibi günlük yaşamından biriktirdiği farklı medyalardan oluşuyor. Mehmet Emin Şan’ın 25 Nisan – 30 Nisan 2019 tarihlerinde Türker Art’da yer alacak “Aberasyon” adlı pop-up sergisini kaçırmamanızı tavsiye ederiz..
Ferda Pulhan ‘Sessizliğin Sesleri’ 28 Mart – 13 Nisan 2019 tarihlerinde Türker Art’ta izleyiciyle buluşuyor.
Sanatçı hakkında:
İstanbul doğumlu.Avusturya Koleji mezunu.
Prof.Güngör Arıbal ile Türk desenleri üzerine çalışmalar ve araştırmalar yaptı.
Köln Güzel Sanatlar Akademisine girdi.
Resim bölümünde Prof. Alfons ALLARD’ın öğrencisi oldu. İki yıl usta-çırak-dostluk ilişkisi içerisinde süren bu atölye çalışmalarından çok etkilendi.
Farklı teknikler öğrenmek ve bir başka ustadan bilgilenmek için Saarbrücken Akademisi’nden Prof. KLEINT’in öğrenciliğine soyundu.
Güç, yorucu, tükenmez bir enerji ve inanılmaz bir disiplin isteyen ama sonucunda katılanları farklı yorumlar ve öğretilerle donatan Avusturya Salzburg OSKAR KOKOCHKA yaz kurslarına katıldı.
1969 Saarbrücken Akademisi Tekstil Bölümü’nden mezun oldu.
1970 Münich Akademisi Resim Bölümü’nden mezun oldu.
Düsseldorf Akademisinde konuk olarak “Türk Desenleri” dersleri verdi. Bu dönem Köln ve Saarbrücken’de duvar panoları ve rölyefler yaptı.
Türker Art, Serdar Akkılıç’ın “The Lost Tale” adlı solo sergisine ev sahipliği yapıyor.
Starfall, Nuh’un Gemisi, Regeneration ve From Dusk Till Dawn serilerinin devamı olan ve koleksiyonerler tarafından merakla takip edilen sanatçı yeni serisinde fantastik kurgulamaları güçlü figüratif tarzıyla resmediyor.
Serdar Akkılıç’ın resimlerinde yarattığı mekanlar; günlük hayatta rastlayamayacağınız, içinde bulunamayacağınız, fotoğrafını çekemeyeceğiniz, sıradışı, fantastik, sürreal mekanlardır. Bu mekanlarda yer alan figürleri ise, yaşadığımız dünya ile sanatçının hayal dünyası arasında bir köprü niteliği taşımakta. Tıpkı içinde yaşadığımız hayat ile verdiğimiz mücadelede sık sık farklılaşan yöntemler gibi. Resimlerinde iç dünyasını müdahele olmaksızın tuvale aktaran Serdar Akkılıç, konu olarak insanın Dünya üzerinde bazen kendisiyle, bazen de doğayla olan mücadelesini göstermeye çalışmakta.
Eserlerinin başkahramanı olan kırmızı kukuletalı figür ise; sanatçının yaratmış olduğu özgün bir sembol. Genel olarak kuzey ülkeleri sanatından etkilenen sanatçının eserlerindeki bu farklılık çağdaşlarından hemen ayrılabilmesini sağlamakta.
Sürrealist tarzı ile dikkat çeken Akkılıç’ın eserleri önemli kişi ve kurumların koleksiyonlarında yer bulurken, katıldığı çeşitli uluslararası sanat organizasyonlarının haricinde karma ve kişisel olmak üzere birçok sergide yer almıştır. Çalışmalarını İstanbul’da sürdüren sanatçının eserleri, ayrıca yurtdışında özellikle Aralık ayında düzenlenen Miami Art Asia’da çok ilgi gördü.
Serdar Akkılıç “The Lost Tale” solo sergisi 25 Şubat – 16 Mart 2019 tarihlerinde Türker Art’ta izlenebilir.
“Günümüzde yapılan her resim örneği; resim sanatının büyük geçmişini oluşturan altın zincirin bir halkasını oluşturur. Mağara duvarlarında adsız ilk çağ ressamlarının, boğa, bizon ve geyiğin izdüşümlerini çizerek başlayan bu güçlü gelenek, Batı’da ve Doğu uygarlıklarında sanatçıların ürettiği eserlerle günümüze dek çok çeşitli fraksiyonlar ve akımlar altında anlam değiştirerek sürdü sürüyor.
Ars Pictura sergisinde yer alan Behzat Feyzullah ve Hüseyin Feyzullah kardeşlerin eserleri; ön Rönesans ve yüksek Rönesans’tan, Doğu’da Japon Estampları tarzında yapılan resim örneklerinden, Fayyum portrelerinden, 18 yy manzara resminden, Hollanda peyzaj geleneğinden, Türk Primitiflerinden feyz alarak klasik bir edayla çağlar boyunca bütün marjinal sanat geleneklerin yanında usul usul akan bir nehir gibi varlığını sürdürmüştür.
Feyzullah kardeşlerin yetenekli tinleri ellerindeki fırçayı yönetirken hem geçmiş zaman dilimlerine hem şimdiye bağlı kalarak; eserlerindeki ritm ve estetik obje seçiminden anlaşıldığı gibi asırların klasik doğa betim tarzını şimdiye taşıyorlar. Şimdiki zamanla geçmiş zaman arasındaki yaratı odaklarına dokunmaları, tarihi estetik sorumluluğun yüklenilmesi anlamına geliyor. Klasik geleneğin sürdürücüleri olarak 21 yy da zamanlar arası yolculukları başlatan Feyzullah kardeşler klasik tarzı günümüze bağlayarak bir misyonun altına imzalarını atıyorlar. Ars Pictura adlı sergi 7 Şubat – 16 Şubat tarihlerinde Türker Art’ta görülebilir.”
Porseleni geleneksel ve çağdaş motiflerle sentezleyerek, tek edisyonlu objeler üreten sanatçı Leyla Sümer San’ın ikinci solo sergisi 10 Ocak’ta Türker Art’ta açılıyor. Uzun dönem el dekorlu porselen üretimine devam eden sanatçının sergide kara kalem, lavi, suluboya ve yağlıboya peyzaj eserleri de yer alıyor. Sanatçı porselen sanatındaki inceliği, renk ve desen uyumunu resim sanatında da başarı ile tuvaline aktarıyor.
Geleneklerimizi bize tekrar hatırlatan Leyla Sümer San’ın ‘Porselen ve Desen Sergisi’ 10 Ocak – 30 Ocak 2019 tarihlerinde Türker Art’ta görülebilir.
Gördüklerimizin değil ama düşlediğimiz ve özlediğimiz şeylerin resmini yapmak üzere yola çıkmak.. Bu söylemi, geleneksel batı resminin ışık kaynağı gölge ve tek mekan perspektif gibi öğelerini reddederek, soyut ama figüratif bir dilde kurmak… Böylelikle resmi çağdaş bir ifade özgürlüğüne kavuşturarak, belki de şiirselliğe biraz daha yaklaştırmak…
İşte Orhan Taylan’ın resimlerini farklı kılan da budur..
“Selanik kökenli, Samsun 1941 doğumlu ve İstanbul’ludur. Ressam Seniye Fenmen’in oğlu, Robert Kolej (lise ’60) ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi (’65) mezunudur.
Orhan Taylan’ın eserleri dünyanın ve Türkiyenin çeşitli müzelerinde bulunmaz. Müzayedecilere resim vermez. Karma sergilere katılmaz. Türk resim sanatı seçkilerine adını katmamak için çabalayanlara aldırmaz.Yurtdışındı sergi açarken, oralarda ünlenmek hevesine kapılmaz. Hapishane anıları yazmak ya da sülalesiyle böbürlenmek gibi merakları yoktur. Başka sanatçıları yargılamak anlamına gelen resim jürilerinde ve bilirkişi heyetlerinde yer almaz.
Sakal bırakmaz, pipo içmez. Resimde ustalık geleneğini küçümsemez. Gravür yapmaz, heykellerini çoğaltmaz. Resim öğretmenliğinin yaratıcılığa katkısı konusunda kuşkusunu saklamaz.
Resimlerin önemsenmesi için uçuk fiyatlar konması gerektiğine inanmaz. Suluboya kullanmaz. Yağlıboyasını kendi yapmayı, oğlu Ferhat’ı, edebiyatı, Macintosh’unu ve büyük atölye düzeninin keyfini bişeylere değişmez. Solaktır.
Resmini, akımlar içinde adlandırmaz. Avangardizmin, deneysel-kavramsal çalışmaların sanat yerine ikame edilmesinin sanatseverleri yanıltabildiğine inanmaz. İnsan hakları kavramını küçümsemez. Yurtdışında yaşamaz. İstanbul’da, Asmalımescit’te oturur, resim yapar.”
Çağdaş figüratif resmin en önemli temsilcilerinden olan Orhan Taylan’ın solo sergisi 15 Kasım – 5 Aralık 2018 tarihlerinde Türker Art’ta görülebilir…
Türker Art , yaz sezonunda “Art Bazaar” sergisi kapsamında genç ve usta sanatçıların farklı dönem eserlerini okazyon fiyatlarla satışa sunuyor. Türk ve uluslararası sanatçıların alternatif tekniklerinden oluşan eserlere cazip fiyatlarla ulaşabilirsiniz. Bu fırsatı kaçırmayın..
Bizi düşündüren, kendi içimizdeki duvarlarla yüzleştiren, duvarların ardında saklı yaşamları gözler önüne seren ve ördüğümüz duvarların anlamsızlığını ortaya koyan özel bir sergi.
Nursel Birler Carroll ve Coşkun Aral, uzun yıllara dayanan dostluklarını bir sergiyle taçlandırıyor. Sanatçıların ortak çalışmalarının da yer alacağı “Duvar ve Ötesi” sergisinde, bireysel eserleri de sanatseverlerle buluşacak.
9 Mayıs’ta Türker Art’ta düzenlenecek serginin küratörü Pınar Türker Uygun; bu serginin, ziyaretçilerinin dünyaya bakışlarını değiştireceğini ifade ediyor.
“Dış dünyada aşmamız gereken duvarlar yetmezmiş gibi, bir de kendi içimizde sıkıca ördüğümüz duvarlar var. Küresel bir olgu haline dönüşen duvarlar, artık sınırlara örülür oldu. Dünyayı barış, kardeşlik, huzur değil de duvarlar sarmalıyor artık. İçimizde ve dışımızda duvarlar yükselirken, duvarın ötesine geçmek giderek daha da zorlaşıyor. Oysa gözlerimizi ve kalbimizi duvarın ötesine odakladığımızda, bir kuş olup duvarın üzerinden uçmayı başardığımızda, duvarları yıkmayı da başarabiliriz. Bu sergide her iki sanatçı, hem duvara hem de ötesine odaklanıyor. Resimlerin ve fotoğrafların içinde gizli hikayeleri merak ediyoruz ve dünyaya farklı gözlerle bakmaya başlıyoruz. “Duvar ve Ötesi” Sergisi ziyaretçilerini içsel bir yolculuğa çıkaracak.”
Çağdaş soyut resimleriyle adından söz ettiren Nursel Birler Carroll, boya katmanlarının arasında saklı yalın desenleriyle içimizdeki duvarları ve ötesini tuvaline taşıyor. Dışarıya karşı ördüğümüz duvarların her bir tuğlasına vurduğu fırça darbeleriyle açtığı pencerelerden ışığı yansıtmayı başarıyor.
Sahip olduğu farklı bakış açısını objektifiyle ölümsüzleştiren Coşkun Aral, kariyeri boyunca çektiği yüzbinlerce fotoğraf karesi arasından duvarların ötesinde saklı yaşamlara ait olanları seçti. Her bir karesinde, duvarların arasına sıkışmış veya göz ardı edilmiş olsalar da, yaşamlarında umudun elini bırakmadan hikayelerini anlatan kahramanlar saklı.
9 Mayıs’ta sanatseverlerle buluşacak olan sergi 30 Mayıs’a kadar Türker Art’ta ziyaret edilebilir.
Türker Art; Pınar ve Barış Türker tarafından 2012 yılında kurulmuştur.
Köklü bir Müzayede ve Sanatevi ile başlayan kariyerini, ilerki yıllarda ortaklıkla pekiştiren Pınar Türker’in 10 yılı aşkın süredir sanatın içinde gerek sanatçılar gerek koleksiyonerlerle edindiği tecrübeler, Türker Art’ı hayata geçirmesinde önemli rol oynamıştır.
Amerika’da mimarlık eğitimi alan ve kariyerini hem bu alanda hem de müzik alanında sürdürmüş olan Barış Türker’in…»
Türker Art
Halaskargazi Mah.
Valikonağı Cad.
Kuyumcu İrfan Sok. No:26A
Şişli İstanbul
T. 0 (212) 296 53 25
info@turkerart.com
Çalışma Saatleri:
Pazartesi-Cumartesi
11:00-18:00
© Türker Art - Tüm hakkı saklıdır