Bozan 1979 Kızıltepe, Mardin’de doğdu. Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Plastik Sanatlar Ana Sanat Dalı, Resim Programını birincilikle kazandı. ”Dijital Teknolojinin Plastik Sanatlara Sağladığı Olanaklar” konuluyüksek lisans tezi ile 2011 yılında mezun oldu. Marmara Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak devam etmekte ve İstanbul’da kendi sanat atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Yaşam Çığlığı adlı sergisindeki eserlerinde, plasentayı referans alarak; cinsiyet, kimlik, şiddet, ötekileştirme ve aidiyet kavramları üzerine video, enstalasyon, fotoğraf, baskı, yağlı boya ve akrilik tekniklerini uyguluyor.
”Kendi Kendine” adlı çalışma, video tekniğinden yararlanarak kadının kendini plasenta içinde çarmıha gerilmesini konu alıyor. M.Ö. 700’lere bir gönderme yapılmaktadır. Çıkan (gıcırtı) sesin de; Avrupa Engizisyon dönemine atıfta bulunmaktadır. Videonun bir kesitinin de statik hali ”Kendi Kendine Çile” çalışmasında tuval üzerine karışık teknikte aynı konuyu betimlemiştir.
Ulusal ve uluslararası pek çok sergi, sanat fuarı, bienal ve yarışmalarda çalışmaları sergilenmiş olup birçok müzede eseri bulunmaktadır.
Abdulkerim Bozan, ”Kendi Kendine”, 2013, Sesli Video Enstalasyon, 3’24”
Abdulkerim Bozan, ”Kendi Kendine Çile”, 2013, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 200cm x 145cm
Biyografi için tıklayınız
YARADILIŞ OLGUSUNUN METAFORİK YORUMU
Her tür sanatsal üretim ve teknik açılım doğrultusunda çalışmalar yaparak bilgi ve deneyimlerini geliştirici etkinlikler içinde yer alan Abdulkerim Bozan’ın genç sanatçı kimliğinin gerektirdiği bir vizyon çerçevesinde, bugüne kadar ürettiği işler, onun bu yönde kararlı olduğunun da göstergesidir. Bütün bu çalışmalarını ortak bir payda üzerinde buluşturan ana eğilimin, insanı ve doğayı kavramsalcı bir çizgide yansıtma olarak özetlemek mümkün. Video illüstrasyon, akrilik ve boyaresim, karışık teknik ve dijital baskı türlerini kapsayan çalışmalarının tümü, temelde yaşamın ana figürünü oluşturan insan varlığını, metaforik bağlamda yorumlama çabasına yöneliktir. Örneğin “yaşam çığlığı” başlığı altında biçimlendirdiği enstalasyonlarında, anne karnındaki bebeği saran plasenta’ya göndermede bulunuyor ve anne ile cenini birbirinden ayıran ve embriyonu koruyan ince zarın içine bir “nü” yerleştirerek yaşamsal oluşumun, aslında yetişkin insan bedeni için de geçerli olduğuna telmihte bulunuyordu. Fetus’un oluşumuna yardım eden zar, bu konuyu işlediği yapıtlarında artık sıradan bir zar olarak değil, yaşamın tutsak ettiği insanın açmazlar karşısındaki çırpınışını simgeleyen bir kılıf olarak gündeme gelir.
Böylece Abdulkerim, video enstalasyon olarak tasarımladığı bir dizi çalışmasında, tutsaklığa ve sınırlara karşı direnen insan varlığının çaresizliğini açığa vururken, bir yandan da bu direnmenin önemine dikkati çekmiş oluyordu. Tuval üzerine karışık tekniğe ve guvaj resimlere uyguladığı bu ortak temanın, sanatçı açısından benimsenmiş bir konu düzeyine yükselmiş olması, genç kuşağın öteki sanatçılarında da tanık olduğumuz bir olguya ışık tutuyor: Değinilip geçilen değil, üzerinde ısrarla durulan teknik uygulamalar bağlamında, bu uygulamalarla örtüşen bir konsept geliştirmek de sanatçı misyonunun gereğidir. Abdulkerim Bozan, figürü gizleyerek ama işlevi öne çıkararak vurgulamaya çalıştığı bu dizide, anonim insan varlığının hem görünen hem de görünmeyen yüzünü deşifre etmekle, ana sorunu bu yönden gündeme getirmektedir.
Figürden yola çıkarak bu yolda insan varlığının dijital sanat üretimine kaynak oluşturacak doğal yapısını irdelemekle, biyolojik bir sorunu da kendince açımlamaktadır Abdulkerim Bozan. Cenin halindeki insanı deney tüplerinde inceleme konusu yapan tıp adamları için bu deneyim neyse, Bozan’ın devinim ritmini sanatsal alana aktardığı kamuflaja alınmış çıplağı da bir sanatsal deneyimin nesnesidir. Bu nesne, şeffaf kılıf içinde devindikçe, yaşamın atardamarı da bu devinime paralel olarak atmaktadır.
Sanatta değişmeyen temel sorun, böyle bir damar yakalamak ve bu damarın yaşamsal aktivitesi için giderek genişleyecek bir yol açmaktır. Bozan, şimdilik bu çabanın sahiplenici kimliği içinde görünüyor.
Prof. Kaya Özsezgin
Türker Art; Pınar ve Barış Türker tarafından 2012 yılında kurulmuştur.
Köklü bir Müzayede ve Sanatevi ile başlayan kariyerini, ilerki yıllarda ortaklıkla pekiştiren Pınar Türker’in 10 yılı aşkın süredir sanatın içinde gerek sanatçılar gerek koleksiyonerlerle edindiği tecrübeler, Türker Art’ı hayata geçirmesinde önemli rol oynamıştır.
Amerika’da mimarlık eğitimi alan ve kariyerini hem bu alanda hem de müzik alanında sürdürmüş olan Barış Türker’in…»
Türker Art
Halaskargazi Mah.
Valikonağı Cad.
Kuyumcu İrfan Sok. No:26A
Şişli İstanbul
T. 0 (212) 296 53 25
info@turkerart.com
Çalışma Saatleri:
Pazartesi-Cumartesi
11:00-18:00
© Türker Art - Tüm hakkı saklıdır